Çok mutluyum


Bugün benim doğum günüm olduğu için çok mutluyum.
Bu günü kuzenlerimle kutluyorum. Bunun için daha da mutlu oluyorum.

Kuzenlerim beni çok büyük bir pastaneciye götürecek, adı Pasta Bahçesiymiş.

7 yıllık hayatım çok güzeldi.
en mutlu olduğum anılarım tatillerimdi…

Hayatta çok mutlu olacağımı düşünüyorum her zaman. Büyüyünce holdingci olacağımı düşünüyorum şimdilik. Hedeflerime bir yıl daha yaklaştım.

Şu ana kadar icat ettiğim en güzel makinam -daha dün icat ettiğim- her moda dönüşebilen buzdolabı.

Bu yıl özellikle çok mutlu oldum. Çünkü iki tane kitap yazdım, ilk karnemi aldım ve ilk gerçek yaz tatilimi yaşıyorum. Hobilerim arasında satranç oynamak ve basketbol oynamak var. Gelecek sene piyano çalmayı istiyorum.

Oğuz…

June 20, 2010. Uncategorized. Leave a comment.

İyi ki Doğdun Sevgili Oğuz…


Canım oğlum,
7 yıldır hayatımızdasın, ışık oldun, neşe oldun gurur oldun…

İyi ki doğdun.

Neler neler var sana söyleyebileceğim.
sen benim bir tanemsin, hiç bir söz yetmiyor ki sevgimi anlatmaya…

ne dersem sanki eksik kalacak…
Işığımsın yavrucuğum, bazen yolumu aydınlatan, bazen gözümü alan… Işığın hiç sönmesin.

Annen…


Canım Oğlum;

Doğum gününü kutluyorum, öpüyorum kokluyorum seviyorum…
Baban


(Oğuz şu an en küçük kuzeninin kucağında şımarıyor, ve sözü Tılsım alıyor)

Sevgili Oğuz;

Bugün seninle tanışmamın 7. yılı…
Seninle geçirdiği 7 sene boyunca çok eğlendim. İyi ki varsın ilk ve tek kuzenim.

Seninle yaptığımız en güzel şey Robot Dansıydı.
Tılsım…

(ve şimdi mikrofonlarımız Funda Yengemizde…)
Hayatımda gördüğüm en zeki çocuksun. Bana pis yedili öğretirken çok akıllıca bir yöntem izlemiştin, sana hayran kalmıştım. iki yanağından sevgiyle öpüyorum, doğum gününü kutluyorum.

Pişti öğretirken de vale piştileriyle ezmiştin, bunu da tarihe not düşelim.

(Oğuz bu söze cevaben
“ezile ezile yenildin, yenile yenile ezildin” dedi,
yengemiz çok kızdı “bak seeen besle kargayı oysun gözünü” dedi.)

Funda Yenge ve Selim Amca

Mikrofonlarımız Buse Abla’da

Şimdi Oğuz bizim ilk ve tek kuzenimiz olduğu için yeri çok ayrı, en içten dileklerimle kutluyorum, Yanağına bir “BUSE” konduruyorum…

Oğuzun doğduğu gün arabayı servise götürmüştük, servisten dönüyorduk. Babaannem bize mutlu haberi vermişti, onu hatırladım şimdi…


Yeni yaşın mutlu ve huzurlu olsun,
Oğuz boyları gibi adın daim olsun,
Pazun güçlü, kalbin adil olsun,
Kadıoğlu, Oğuz kemal insan olsun.

Serpil Yengen…

June 20, 2010. Uncategorized. 2 comments.

yağmurda koşmak mı yürümek mi


O çok klişe soruyu yağmurlu bir günde oğluma sordum.

hızlı adımlarla yürüyorduk.

“Oğlum, yağmurda daha az ıslanmak için yürümek mi daha iyidir koşmak mı?

– Tabii yürümek anneciğim

– Neden?

– Koşarsan düşersin, yerler ıslaksa daha çok ıslanırsın, düşüğün için normalden daha yavaş yürümeye başlarsın yani nerden baksan koşmak iyi değildir.

Yürümek lazım.

Brainiac ve MythBusters diledikleri kadar deney yapsınlar, biz çoktan çözdük olayı.

February 10, 2010. anılar, Oğuzdan Hikayeler. Leave a comment.

ilk karnemizi beklerken_pekiyi


Bir önceki yazımızda karne beklerken zamanda atlama konusunu düşünmüştük…

Karnemizi alalı 2 gün oldu, heyecanı korumak için daha notlarını söylemiyorum. merak edin azıcık…

Günlerden perşembe, karne yarın alınacak, öyle işlemiş ki, heyecanı biliyor…Oğuz, diyorum,
– nasıl gelecek karnen, ne bekliyorsun?
– Çok iyi bekliyorum anneciğim
– ya bazı notların zayıf gelirse?
– Anneciğim, bi kere benim zayıf almak gibi bir alışkanlığım yok. karnem çok iyi gelecek…

lafı “aslında senin karne almak gibi bir alışkanlığın da yok” şeklinde uzatmıyorum, zira bu özgüvenle o sıralarda biraz uçuyorum.

Yere konduğumda, “hepsi pekiyi mi gelecek?” diye soruyorum

“Hayır çok iyi gelecek” diyor.

“Oğuz, karnelerde çok iyi diye bir not yok, o pekiyi oluyor…”

ve kelimelerin anlamları üzerine düşünceler başlıyor.

– Peki, pekiyi ne demek, orta demek mi, ben daha iyi bekliyorum notlarımı…

– Pekiyi… Çok iyi demek

– Ama anne, düşününce pekiyi ortaya daha yakın bir anlam taşıyor, neden çok iyi dememişler…

Cevap veremiyorum…

Senelerce hepsi pekiyi karnelerimle (tamam itiraf ediyorum hepsi değil) gurur duyarken aslında pekiyi kelimesinin sadece karnelerde kullandıldığını farkediyorum…

Sahi, neden “Çok iyi” değil de “pekiyi”?..

January 24, 2010. Tags: , , , , . Oğuzdan Hikayeler. Leave a comment.

ilk karnemizi beklerken_Zaman


İki haftadır geri sayım yapıyor Oğuz, demek okulda karne ve “tatil” olayı bu kadar güçlü işleniyor.

Daha geçen hafta “gelecek cumanın gelmesini iple çekiyorum” dedi. Sözünü ettiği cuma, tezin enstitüye verilmesi için  son gün. Yani diğer bir deyişle hiç de iple çekmediğim, ne kadar geç gelse o kadar iyi dediğim tarih.

Zamanın göreceliliği burada da kendisini gösterdi, benim yerime beklenen tarihe geri sayımı Oğuz yaptı,

Ama zaman ona göre geçmek bilmedi, bana göre ise hızla yaklaşıyordu.

“gelecek cumanın gelmesini iple çekiyorum” dediği zaman şöyle bir denedim, inanacak mı diye…

-Oğuz, gelecek cuma gelmeyecekmiş, direk sonraki cumaya atlayacakmış zaman. (more…)

January 23, 2010. anılar. 1 comment.

Oğuz’un “Bilim Kadını” hikayesi üzerine…


Daha doğmadan teyzesi sayesinde bir (1) adet kitabı vardı Oğuzun. “İlk sözlüğüm”. Yapa Yayınevinden.

Ablam göbeğime doğru kelimeleri tek tek okurdu, Oğuz doğdu, biz okuduk. O kalın yapraklı 5 sayfalık kitap yeri geldi Oğuz’un sehpası ya da tepsisi oldu, yeri geldi dişliği… Genel olarak da kucağımızda sakin sakin uykuya sevketmeden önce okuduğumuz kitap.

Başka kitapları da oldu o dönem, kalın yapraklı kitaplar, alt açma masasında vardı, sırtüstü yatıp işlemleri yapılırken kolları yukarıda oyalanmak için oyuncak yerine bu kalın sayfalı kitaplarla oynadı.

Zaman gerçekten çok çabuk geçiyor, o kalın yapraklı kitaplar yerini çoğunluğunu Uçanbalık Yayınevinin kitapları olmak üzere bir sürü ince tek fasiküllük kitaba bıraktı.

(more…)

January 6, 2010. anılar, Oğuzdan Hikayeler. Leave a comment.

Yılbaşı dileği – ihtimal konusu


Herkes 2010dan bir şey bekliyor, Oğuz da geri kalacak değil ya…

Bir süre önce piyango bileti almış olduğumuz ve haberlerde sürekli büyük ikramiye ile neler yapılabileceğini duydğu için önce yılbaşının bir an önce gelmesini ve piyangonun bir an önce çıkmasını istiyordu.

Bu işin gerçekte o kadar da basit olmadığını anlatmakta biraz zorlandık. Öyle ya, anne de baba da aslında bu kadar düşük getirisi olan bir yatırıma hayatta para koymazlar, anne ve baba bilet almışsa bir bildikleri vardır.

Milli Piyango’da bize büyük ikramiye çıkma ihtimalinin ne kadar düşük olduğunu en iyi -meşhur- boncuklarımızla anlattık. (Bu boncuklar ayrı bir yazı konusudur, toplama, çıkarma, yemek yeme, yedirme, onluk, birlik, yüzlük  kavramları, montessori boncuklarım)

Bir avuç beyaz boncuk arasında 1 (bir) kırmızı boncuğu gözü kapalı bulabilmek üçümüz için de mümkün olamadı.

Olsun yine de 30 aralık akşamına kadar büyük ikramiyenin bize çıkmasını diledi durdu.

January 4, 2010. anılar. Leave a comment.

Bir bilim kadınının bir günü


Hava Durumu Ölçer

Bilim kadını bir gün yeni icat ettiği “Hava Durumu Ölçer”i ailesine tanıtmak ister. Bu sebeple ailesini çağırır, icadı hakkında ailesine detaylı bilgi verir. Kocası; “Hava durumunu ölçen daha önce icat edilmiş aletler var” der.

Karısı da “Ama bu çok farklı, her şeyi ölçüyor hava durumuyla ilgili” diye cevap verir ve devam eder.

Bu icat, sadece hava sıcaklığını ölçmüyor, hava sıcaklığının değişimlerini de ölçüyor. Kar kalınlığını, kar soğukluğunu da ölçüyor. Ayrıca hava kirliliğini de ölçmesi önemli bir özelliği.

O gün bir kış günüydü. Bu yüzden yeni icadı denemek için hava çok uygundu. Çünkü bütün özelliklerini tanıyabileceklerdi. Bu sebeple yeni icadı dışarı taşırlar.

Ama o da ne! Çalışmıyor!

Bilim kadını kocasından yardım ister. Çünkü kocası bir makine mühendisidir. Beraber sorunun ne olduğunu incelerler. Bakmışlar, iyice baktıktan sonra sorunu anlamışlar. Meğersem sorun çok basitmiş, vidalar birbirine iyi girmediği için vidadan elektrik geçiş sistemi çalışmamış. Bu yüzden makinenin hiçbir yerine elektrik gitmediğinden makine çalışmamış. Hemen vidaları iyice sıkmışlar. Bir daha denemişler, çalıştığını görünce de çok mutlu olmuşlar.

Yeni icatlarının şerefine bir parti yapmışlar. Sonra da çocuk ödevini, anne ve babası da işlerini yapmaya koyulmuşlar.

January 4, 2010. Oğuzdan Hikayeler. 1 comment.

Yaşlılık???


Masanın üstünde bir hediye paketi var, içinde babaanneye alınmış bir parfüm ve el kremi, Oğuza söylüyorum:

– dilersen sen de bir hediye yapıp içine koyabilirsin.
– Sen bu hediyeleri niye aldın?
– Yavrum yarın yılbaşı babaanneye parfüm aldım.
– Babaanne o parfümü ne yapacak?
– (Şaşırıyorum) yavrum parfüm ne yapılır???
– Hayır babaanne yaşlı da o bakımdan…

—————–
– Oğlum yaşlılar parfüm kullanamaz mı?
– Kullanır da onun ne işi olacak, ben onu merak ettim.

konuşma Oğuzun “neyse bu konuyu kapatalım artık” demesiyle son buldu.

December 30, 2009. anılar. 2 comments.

4 yaş anıları


Ekim 2007 den bir anekdot. (4.5 yaş)

Oğuza dün kahvaltı sırasında cumartesi Şatıroğluna gideceğımızı söyledim.
(Evin yakınlarındaki bir kasap, oradaki abiyi Oğuz çok seviyor kantarda tartılmak falan hoşuna gidiyor, kıyma makinesi ayrı bir ilgi alanımız ve daha önemlisi karşısında çocuk parkı var)

“Uslu durursan ve hava güzel olursa senin çocuk parkında oynamana izin vereceğiz olur mu yavrum.”

güzel sorumlu bir anne örneği ben var ya ben.:-)

Oğuz ne cevap verse beğenirsiniz.

peki hava kötü olursa ama ben uslu durursam???

Haklı, şartları bilip ona göre hareket etmek gerek.


Aralık 2007

Son havadisimız Oğuzun hastalığı üzerine. ama öyle böyle değil.
Yanı diyeceğim “tatlıymış”, “akıllıymış” Maşallah demiyor birileri olan oğluma oluyor.

41.5 ateşle yanıyor ateş düşürücü verdik ateşi arttıkça artıyor. Mecbur serum takıldı antibiyotik verildi.
tabii bunlar için eline intraket takıldı.

Oğuz başta çok acıyor falan dedi ama sonra intrakete baktı “ya çok ilginç bir şeymiş, pekii ne zaman çıkacak” diye de soruyor.

O günün akşamı tavuk veriyorum salatalık istiyor.
bak dedim senin düzgün beslenmen gerek.
– salatalık faydalı değil mi.
-faydalı ama yeterli değil, senin protein alman gerek
– sütte ve yoğurtta da protein var
– olsun senin hayvansal protein alman gerek.
– ama sütün de proteini var
– olsun senin hayvansal protein alman gerek.
– ama sütün de proteini var
– olsun senin hayvansal protein alman gerek.

(bir kaç tur daha sürüyor, en sonunda annenin sabrı taşıyor.)

– oglum bu tabak bitecek!!!!

Sonuç:
O tabak bitmedi.

December 27, 2009. anılar. Leave a comment.

Next Page »